Bol Soğanlı Günlerin Anısına

Süleyman Aktürk

28 Kasım 2018, Çarşamba

Televizyon haber bültenlerini takip etmeyi bırakalı bir hayli zaman oldu. Şükrediyorum. Yeri boş kalmıyor. Sosyal medya veya haber siteleri vasıtasıyla gündemden haberdar oluyorum. Bu araçları kullanırken önce akışı kontrol ediyorum. İlgimi çeken bir şey olursa içine girip okuyorum. Özellikle bazı haber sitelerini, beynime necaset bulaşmasın diye hiç gündemime almıyorum.

Bu aralar sağdan soldan yeni bir terör hareketi ile ilgili kulağıma kokular gelmeye başladı. Önceleri biraz umursamadım lakin olay ayyuka çıkınca kendimi alamadım ve ilgilenmeye başladım. Bu örgütlenme hakkında sizleri aydınlatacağım.

Öncelikle bahsettiğimiz örgütün ismi STÖ(Soğan Terör Örgütü). Bu örgütün genel amacı ülke genelindeki soğan piyasasını ele geçirip soğan arzını kısıtlayıp fiyatları bir hayli yükselterek hükümeti devirmeye çalışmak. Keza ilk girişimleri de bir hayli mesafe kat etmiş. Neyse ki ülkenin en yetkili ve ikinci yetkili isimleri duruma müdahale ederek gerekli gözdağlarını vermişler de örgüt üzerine gidilmeye başlanmış ve toplum rahat bir nefes almıştır.

Son gönlerde Ankara Polatlı’daki depolarda stoklanan 200.000 ton soğan baskınla ele geçirilmiş ve üst düzey açıklamalar art arda gelmiştir. En yetkili kişi “Gereken yapılacak hesabı sorulacak” demiştir, elhamdülillah. Ve hainlerin oyunları bozulmuştur. Vatandaşın, ekmek vakıasından sonra, soğanına da müdahale edilmesi engellenmiştir.

İşin ironisi bir tarafa bu soğan meselesi nedir? Bana sorarsanız çiftçinin sessiz ölümünün çığlık sesleridir. Acıyla sizleri uyarıyorum bunlar çığlık sesleridir. Endüstri 4.0 yakalayacağız derken evdeki soğandan olduğumuzun resmidir.

Değerli arkadaşlar tarım üretimindeki durumu şöyle izah edeyim: Tarımla iştigal eden 40 yaşın altında insan neredeyse kalmadı. Bu yaşın üstündekiler ise tarımı, geçimlerini sağlamak için yapmıyorlar. Bunların çoğu topraklarına olan mihnet duygusundan tarım yapıyorlar. Çünkü çiftçi kâr yüzü görmeyeli hayli zaman oldu. Bırakın kârı emeğinin karşılığını da alamıyor. Kâr yoksa peki neden devam ediyor? Çiftçi toprağına olan mihnet borcundan dolayı geçmişte oradan ekmek yediği için yine ocağının başına, sapanının başına gidiyor.

Benim ailem fındık işi yaptığı için oradan örnek vereyim. Sene boyu dalını kes odununu çıkar, hendeğini eş, suyunu topla, ilaç at, gübre at, altını temizle, üstünü temizle, topla harmana getir, patoza ver, kurut çuvalla. Sonra enflasyon %  dolar üç katına çıkmış. Ofis fındık fiyatı vermez, tüccar geçen seneki fiyattan fındık toplar. Vatandaş 10 TL’den fındık sattı. Birim maliyeti sattığı fiyattan daha yüksek. Kendi emeği hiç hesapta yok. Depolasa ne olacağı belli değil, bir de depolar basılırsa maazallah Soğan Terör Örgütü gibi olur Fındık Terör Örgütü. Vatandaş fındığı sattı iki ay sonra ofis fiyat açıklıyor. Fındık 14,5 TL. Tüccar beriden aldı öteye koydu @ kar. Çiftçiye ne olursa olsun.

Hayvancılık desen, o da aynı. Köylü ineğin tanesini 10.000 TL’ye aldı. Bağ bahçede bakarım otunu yalını yediririm bir danası olsa kâr olur dedi. Sen tuttun et ithal ettin. Bir de yem fiyatları un fiyatını geçti. Şimdi hayvan fiyatları yarıya düştü. Hayvan bakan köylü, yukarıya tükürse bıyık aşağıya tükürse sakal. Adam hayvanıyla rezil oldu gitti. Eskiden hayvan gebe olunca sahibi sevinirdi. Şimdi köylü kara kara düşünüyor. Bazısı kürtaj bile düşünüyordur herhalde. Sene boyu yem parası ineğin parasını geçiyor ne yapsın köylü.

Efendiler bu şartlar altında köylü ne tarım yapar ne hayvancılık. Şimdi kalorifer tesisatlı yağlı koltuklarda oturan bazıları tarım teşviki var köylü de çalışmıyor, köylümüz tembel falan filan derler. Hadi gel sen bir ay çalış bakalım burada bu şartlarda üç gün yaşayabilecek misin? Teşviğin kimlere gittiği konusunu da toprak ağası olan teşvikçilere soralım. Tarımı onlar yapmıyor köylü yapıyor.

Sonuç olarak bu STÖ çok can yakacak. Öyle sıcak evimizde, sabahın köründe kalkıp tarlasına giden çiftçinin emeğine yapılan operasyonlara sessiz kalmanın bedelini aç kalarak ödeyeceğiz.

Son olarak soğan yılda on beş gün bir ay süresinde hasat edilir. Sonra depolanır ve yıl boyunca piyasaya sürülür. Soğan serada yetişmez. Yani bu gün soğan depolarını basıp soğanları piyasaya sürersen yarın soğan yerine soğanın sapını yersin. Bir memleketin birinci ve ikinci en yetkili kişisi soğanın, patatesin nereden gelip nereye gittiğini bilmiyorsa işiniz zor demektir. Sizlere bol soğanlı günler diliyorum.  

Yorum Ekle

Adınız / Rumuz

Yorumunuz