Siyah ve Beyazda Saf Tutmuşuz
Her şeyi iki birbirinin tersi diye bildiğimiz iki renge kadar eksiltip indirgediler. Şimdi her şeyi ya siyah ya beyaz görüyoruz. Siyahla beyazda saf tutup her gün, her an birbirimizle cenge tutuşuyoruz. Kim kazanıyor? Biz değil; cenk kazanıyor. Hayatımız bir uçtan bir uca cenge boyandı. Siyah siyahlığından, beyaz beyazlığından zerre şüphe duymayacak kadar emin... Hayatın başka renkleri de olduğunu, her rengin neredeyse sonsuz sayıda tonları da bulunduğunu çoktan unuttuk. Meselelerin kahir ekseriyetinin girintileri çıkıntıları olduğunu, bazen söze dahi sığmayacak ayrıntıları bulunduğunu tümüyle hatırımızdan çıkardık. Cevap aramayı bıraktık, cevaplara en yakın soruları uydurmaya çalışır olduk. Yine soruların haylaz tabiatları gereği sadece siyah ya da beyazla karşılanamayacak enginlikte meraklardan doğduğunu, doğması gerektiğini bilmezden gelir olduk. Hakkaniyeti esas almak yerine, haklılığın doğuştan tapulu malımız olduğunu vehmeder olduk. Taraf olduk ama taraflığımıza bir tarif aramadık. Safımızı seçtik ama saflığımızı koruyamadık. Başkalarından farkımızı ortaya koymak için yola çıktık, başkaları gibi davranır olduk. Sesimiz duyuluyor belki ama kalplere sürûr veremiyor artık sözlerimiz. Yaşıyoruz kafamıza göre belki ama yaşatamıyoruz hayatın renklerini. Bir kısmımız siyahta mahsuruz, bir kısmımız beyazda tutsak. Biz birbirinin tersi biliyorduk ama şu köleliğimize bakınca, bu ikisi galiba aynı renk!
“Duvarı hangi renge boyayalım?” diye sordu boyacı. “Duvar rengine!” dedi hiç düşünmeden ev sahibi.
Yeni Şafak yazarı Gökhan Özcan'ın bugünkü yazısının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Bu haber toplam 604 kez ziyaret edildi.
Yorum Ekle
Adınız / RumuzYorumunuz