RAMAZAN: KENDİNİ TUTMAK

Rabbim bizi bir Ramazan’a daha kavuşturdu, hakkıyla ihya edebilmeyi nasip etsin inşallah. Her yıl gelen gözümüzün nuru Ramazan ayını yeni bir insan olarak karşılıyoruz, her yılın farklı tecrübeleri nasihatleri ve imtihanları bizi bekliyor hatta gelip geçiyor. Ramazan’ın sadece oruç tutmaktan ibaret olmadığını hep duyuyoruz, okuyoruz. İnsan olmanın, eşrefi mahlukat olmanın getirdiği sorumluluklar neticesinde sadece yemek yemeyerek su içmeyerek oruç yerini bulur mu?

Şeytan Ramazan’da çok aktif olamıyor belki ama nefsimiz sürekli bizimle, üstelik şeytandan katbekat kuvvetli, her an tetikte, ölüp-ölüp diriliyor biz ölünceye kadar da hep böyle devam edecek şüphesiz. Mübarek Ramazan ayında midemizi tuttuğumuz gibi nefsimizi de tutmayı öğrenmeliyiz. Cihadın büyüğünü daha çetin geçirmeliyiz. Mesela öfkemizi tutmalıyız, dilimizi tutmalıyız, kulağımızı çirkin ve kötü sözlerden gözümüzü haramdan korumalıyız.

Ramazan ile birlikte tekasül (tembellik) de girmemeli hayatımıza, Ramazan bizim için tatil olmamalı aksine normalden daha canlı daha verimli geçirilmeli. Komşularımızdan arkadaşlarımızdan selam esirgenmemeli belki sahur vakti mutfaklarının lambaları açık mı diye kontrol edilmeli, yemeklerimizden ikram edilmeli ve en çokta güler yüzümüz sadaka niyetine sunulmalı, özellikle ailemize ve en yakınlarımıza.

Bunların dışında açlığımızı hissedince tok halimizi düşünüp daha çok şükretmeliyiz, şükrün edasını açları düşünerek yerine getirmeliyiz. Kendimize, envai çeşit yemeklerin başka sofralarda olmadığını hatırlatmalıyız ve belki de en önemlisi israf etmemeliyiz.

Annemiz yemek yaparken sofraya bir tabakta biz koysak babamızın işlerine yardım etsek, belki küçük kardeşlerimize dua öğretsek büyüklerimizle sohbet etsek, tefekkür etsek bol bol kalbimizde Rabbimize karşı muhabbetimizi yeşertsek Ramazan daha güzel olmaz mı?

Düşününce ne kadar da çok yapılacak şey çıkıyor değil mi? O kadar da olsun canım hizmet nimettir neticede.

Bu haber toplam 804 kez ziyaret edildi.