Rabia Rümeysa Arslantaş
31 Ekim 2018, Çarşamba
Abdulfettah el-Awaisi hocamızın “Adım Adım Beytülmakdis” adı altında başlattığı ümmet-i Muhammed’i bilinçlendirme seminerlerinin hulâsasını sizlere sunmaya devam ediyoruz. Bu yazımızda neden “Kudüs” ismini değil “Beytülmakdis” ismini kullanmamız gerektiğini ve “Beytülmakdis Bereket Daireleri Teorisi”nin ne ifade ettiğini inceleyeceğiz. Ancak öncelikle “Değişimi ve özgürlüğü yöneten bilgidir” sloganımızı hatırlatalım. Unutmayalım ki, Beytülmakdis’in fethi için gereken siyasi ve askeri altyapıyı ancak kendi bilgimizi üreterek elde edebiliriz.
Öyleyse neden yaygın bir kullanım olan “Kudüs” ismi yerine “Beytülmakdis” ismini kullanmamız gerektiğini açıklayalım:
Çünkü “Kudüs” ismi ilk defa Abbasi halifesi Me’mun döneminde kullanılmıştır. Oysa ‘’Beytülmakdis ‘’ ismini kullanmak Rasulullah(sav)’ın sünnetini ihya etmek anlamına gelecektir.
“Beytülmakdis” sınırları Rasulullah(sav) tarafından belirlenmiş coğrafi bir bölgeyi ifade etmekdedir. ”Kudüs” isminin ifade ettiği sınırlar ise belirsizdir.
İşte bu sebeplerden dolayı tıpkı Mekke’deki mîkat sınırlarının belli olması gibi ancak Beytülmakdis ismiyle bizim için kutsal ve mübarek sınırları ifade edebileceğimiz için yeniden Rasulullah(sav)’ın kullandığı isme dönmeliyiz. Beytülmakdis sınırları kuzeyde Cenin ve Süveyke’yi, doğuda Eriha’yı, batıda Birussebi’yi, güneyde Kuseyfe’yi içine alan bölgeyi ifade etmektedir. Akdeniz’e 25 millik uzaklıktaki bir alanı kapsamaktadır. Beytülmakdis hür olmadan ümmet zilletten kurtulamayacaktır. Nitekim ilerdeki yazılarımızda ayrıntısıyla açıklanacağı üzere Rasulullah(sav) Beytülmakdis’in fethi için stratejik bir plan hazırlamış, fethi gerçekleştirmek ise Hz Ömer’e nasip olmuştur.
Bizim de öncelikle Beytülmakdis ismini yaygınlaştırmak, ümmeti bilinçlendirmek, Beytülmakdis hür ve azizken orda namaz kılmakla şereflenmek en büyük gayemizdir. Öncelikle çevremizi Rasulullah(sav)’ın kullandığı ismi kullanmaya çağırmalıyız. Öğretmenler, Kur’an kursu hocaları yeni nesle bunu aşılamalı, İHL’ler de seminerler verilmeli, sosyal medya bu bağlamda kullanılmalı, STK’lar öncülüğünde “Beytülmakdis”i vurgulayan t-shirtler, çantalar, el ilanları basılmalı, mobil uygulamalar ve siteler kurulmalı, bu konuyla ilgili kısa film, şiir, hikaye yarışmaları düzenlenmelidir.
Neden Beytülmakdis terimini kullanmamız gerektiğini inceledikten sonra jeopolitik olarak Beytülmakdis’i incelemeye başlayabiliriz. Kur’an’da Beytülmakdis’den dört surede beş defa bahsedilmektedir. Her birinde de bereketine vurgu yapılmaktadır. Bunlar; Enbiya 71, 81, Sebe 18, Araf 137, İsra 1. ayetlerdir. Bu ayetlerin ilk dördünde bereketten bahsedilmesinin yanı sıra “fiha” yani “içinde” manasına gelen bir ifade kullanılırken, İsra 1. ayette ise “havlehu” ifadesi geçmekte, böylelikle Beytülmakdis’in bir tek içine değil merkezi Beytülmakdis olmakla beraber etrafına da daireler şeklinde bereketi yaydığı ifade edilmektedir. İlk üç daireyi incelemek gerekirse:
1.daire: Beytülmakdis.
1.daire: Mısır ve Biladü’ş Şam
3.daire: Türkiye’yi de içine alan doğu İslam ülkeleridir.
Bereketin merkezinin (Beytülmakdis) merkezi ise Mescid-i Aksa’dır. Dünya siyasetinde birinci daireyi elinde tutan ikinci ve üçüncü daireyi de elinde tutar. Yani bu daireler bir bütünün parçaları gibidir. Böylelikle İslam âleminin vahdetinin ne kadar mühim olduğunu bir kez daha görüyoruz. Rabbim bizlere Beytülmakdis bilincini kuşanmayı, bu bilinci yaymayı ve Beytülmakdis hür ve azizken orda namaz kılmayı nasip etsin.