İnsan Tabiatın bir Parçası, Sahibi Değil

HABERLER - 29 Kasım 2018, Perşembe

Dağın tepenin eteğine, gölün kıyısına, kaplıca çevrelerine, sessiz, huzurlu ya da güzel bulunan her yere habis ur gibi etrafına yayılan yapılaşmalar boca etmek gibi acayip alışkanlıklar edindik. Güzellikleri yaşamak, zevkine, keyfine varmaktan çok, güzelliklerden pay almak, ‘hiç kimseler’den geride kalmamak gibi muhteris bir abanma içindeyiz. Nihayetinde bu doymak bilmez saldırılar sebebiyle bütün o güzellikler, birbirinin neredeyse içine bakan sitelerin, itiş kakış bir kalabalığın, arsız bir satıcılığın, otopark hır gürünün, kahredici bir kirliliğin ve şehirleri aratmayan bir kargaşanın kurbanı olup gidiyor. Eskilerin sayfiye dediği bütün bu huzur ve sükûnet ortamları, yılın belli dönemlerinde şehirlerimizin en kaotik, en katlanılmaz, en yorucu yerleri haline geliyor.

Yeni insanın, gittiği yerin doğal bir parçası olarak kalabilme kabiliyeti hiç yok neredeyse. Onu mutlaka sahip olabileceği bir şey haline getirebilmeyi, modern alışkanlıklarına imkân verecek şekilde dönüştürmeyi, trendlerini oraya da taşımayı, farkında olmadan o yerleri de, huzur ve güzellik aramak üzere gerisinde bırakarak kaçıp geldiği şehirlere benzetmeyi istiyor yeni insan. Modernliğin başında adı ‘tabiata hükmetmek’ olarak konan ve başlangıçta çoğumuza masum gibi gelen hedeflerin insanı, insanlığı getirdiği son nokta burası işte.

İnsan tabiatın bir parçası, onun sahibi değil... Bizler modernlik dolmuşuna binerek tabiatı ele geçirmeye, ona hükmetmeye, onu kafamıza göre kesip biçmeye cüret ederek tamiri mümkün olmayan çok büyük bir yanlış yaptık. Bindiğimiz dalı kestik, dal büyük bir çatırtıyla kırıldı, kırılıyor ve bizler de düşüyor, düşmeye devam ediyoruz.

 

Yeni Şafak yazarı Gökhan Özcan'ın bugünkü yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

Bu haber toplam 592 kez ziyaret edildi.

Yorum Ekle

Adınız / Rumuz

Yorumunuz