Fehim Taştekin
6 Ekim 2018, Cumartesi
Kafkasya’nın karıştırılacağına dair algılar zaman zaman tavan yapıyor. Rusya’nın Doğu Ukrayna, Kırım ve Suriye’deki müdahalelerine paralel olarak ‘Kafkasya sendromu’nun tekrarlandığını görüyoruz.
Toprağın bağrı sancılarla doludur. Toprağa dönüş tarihi canlandırır; hasretleri, yitikleri, çelişkileri, üstü toz tutmuş husumetleri, düşmanlıkları… ‘Toprak’ referans haline geldiğinde kaynağı öze dönüş sancısıdır, kültürel dirilmedir, yok oluşa-törpülenmeye tepkidir, milliyetçi derinleşmedir, sürgünden-diasporadan dönüştür.
Hakkımda Rusya Federasyonu’na 5 yıl giriş yasağı konulup Soçi Havaalanı’nda üç gün mahsur bırakıldıktan sonra geri gönderildiğim Eylül 2013’ten beri Kafkasya’yı nadiren yazabildim. Kafkasya’ya dair yarım kalmış iki kitabımı tamamlayamadım. Ortadoğu’nun felaket yoğunluğu da buna fırsat vermedi. Ama Kafkasya kültürüyle, khabzesiyle, insanlarıyla, tarihiyle beni çekmeye devam ediyor. Şu sıralar, Sovyetler’in dağılıp gücü yetenin ‘özgürlük pazarından’ kaldırabildiğini kaldırdığı 1990’ların koşullarını anımsatan ve milletlerin kendini yeniden keşfettiği o dönemi canlandıran bazı gelişmeler yaşanıyor.
Çarlık Rusya’sının 1864’te zirvesine ulaşan Büyük Sürgün’den sonra tamamen kolonize ettiği Kuzey Kafkasya’da bugün Rusya Federasyonu içinde kalan yedi cumhuriyet, özerklik haklarının sistematik olarak budandığı bir süreçten geçiyor. Bu gerileme özellikle Vladimir Putin döneminin eseri. Çeçenya’daki savaşın susturucu ortamında önce halkın özerk cumhuriyetin başkanını doğrudan seçme hakkı gasp edildi. Artık başkanlar bir vali gibi Kremlin’den atanıyor. Yerel parlamentolar sembolikleşti. Özerk hükümetlerin hükmetme yetenekleri sınırlandı. Kremlin bu müdahaleleri yerelde yolsuzluk, yetersizlik, akrabacılık, kayırmacılık gibi hastalıkları göstererek yapıyor. Bu kötü minvalde son adım 19 Temmuz’da Duma’dan geçen anadilde eğitim yasasıydı. Yasaya göre 35 resmi dilden 34’ünde anadilde eğitim seçmeli derse dönüştürüldü ve haftada iki saate indirildi. Anadilde eğitim federatif sistemin en temel unsurlarından biriydi. Kısıtlamalar tepki olarak toplumun katmanlarında kültürel-milli tetikleme yapıyor. Kayıplar karşısında milliyetçi refleksler gelişiyor.
***
Kafkasya halkları, Çarlığın yıkılışını fırsat bilip 1918’de Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ni kurmuştu. SSCB tesis edilirken Kafkasya’da bu çok milletli modele fırsat verilmedi. 1921’den itibaren Kafkasya özerk cumhuriyetler ve bölgelere ayrıldı. Sovyetler zamanının iyi tarafı özerkliğin getirdiği imkânlar sayesinde halkların kendi dil ve kültürlerini geliştirme şansını bulmasıydı. Sürülenler ise uğruna savaştıkları Osmanlı coğrafyasında ve tekrar dağıldıkları yerlerde kendi dillerini yitirdi. Yani kültürel kimliğin korunmasında kalanlar daha şanslı çıktı. SSCB sonrası dönemde özerklik statüleri belli değişikliklerle devam etti. Ruslar özerk bölgelerin sınırlarını tayin ederken halklar arasına düşmanlık tohumları ekecek şekilde ‘ince işçilik’ yaptı. Etnik olarak hepsi aynı kökten olmalarına rağmen Rus idare sisteminde resmi evraka ‘Adıge’, ‘Kabardey’ ve ‘Çerkes ’ olarak giren Adıgeler........