Fatma Barbarosoğlu
8 Şubat 2019, Cuma
Cevapların ciddiye alınmadığı; soruyu soranın, sorgulama hakkını kesintisiz ele geçirdiği günlerdeyiz. Sosyal medya aracılığı ile her gün onlarca ankete, soruya muhatap oluyoruz. Sorular önemli ama bizim verdiğimiz cevapların mahiyet olarak pek bir önemi yok, veri olarak rakamsal değeri var sadece, ankete şu kadar kişi cevap verdi anlamında.
Bendeniz rakamlara bakıp geçenlerden değilim, soruyu okuyunca o soruya verilmiş cevapları okumadan edemiyorum. Okumak yetmiyor bir de üzerinde uzun uzun düşünürken buluyorum kendimi.
Aşağıdaki soru mesela:
“Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey saat 05:30’da uyanarak güne başlar. Uyandıktan sonra meditasyon ve 10 km’lik yürüyüş yapar. Senin güne başlama rutinin nasıl?”
Twitter kullanıcıları olanca samimiyeti ile cevap vermiş. Çoğunluğun ilk yaptığı şey gözünün çapağı ile sosyal medya hesabına girmek.
Cevapların azamisi “yaşamıyor gibi yaşamak” faslında oyalanışını anlatmış.
Jack Dorsey’e kızanlar da var, işini ciddiye al kurduğun mecraya gir diye nasihat verenler de.
Twitter kurucusu kendi biyolojik ve psikolojik zamanı içinde yaşarken, sosyal medya kullanıcıları “sosyal medya zamanı içinde” yaşıyor.
“Sosyal medya zamanı içinde yaşayanlar” için en çarpıcı örnek aşağıdaki tweet oldu benim için.
Adının sonuna 2043 rakamını ilave etmiş olan twitter kullanıcısı şahıs takipçileri ile planlarını şöyle paylaşmış:
2019 hedefleri/52 kitap/10 adet dizi (tüm sezonları bitecek)/365 film/İngilizce ve Rusça/Bankada 10 tl nakit/Araba
Aynı kullanıcı birkaç ay idare eder sizi notuyla en iyi 300 filmin listesini paylaşmış. Paylaşımına bir kişi ses vermiş ve o da kendi planını anlatmış: Her gün; *1 film, *1 dizi bölümü, *Bir kitabın 1/7’ si, Araba.
İnsanlar yaptıkları planları bir tweet ile sayfasına sabitleyince o sabitlediği tweetin kendisi üzerinde bir yaptırım gücünün olacağını mı düşünüyor? Ya da sosyal medya sayfasına hedeflerini yazmak, dileğin kabul olması için çaput bağlamanın post modern versiyonu mu?
Velhasıl sosyal medya hesabından yıllık planlarını paylaşan kişinin gündelik hayat temposunu, hayat anlayışını, zaman idrakini ziyadesiyle merak ettim.
“Her gün bir dizi, bir film ve bir kitabın yedide biri?” Dizi deyince yabancı dizileri kast ediyor olmalı. Türk dizilerinin bir bölümü ile bir gece biter.
Bu planı yapan zatı muhteremin örgütlü bir işi yok mu? Profil resmine bakınca otuzlu yaşlarını çoktan aşmış olduğunu tahmin etmek mümkün. Kendisi ne iş ile meşguldür? Neden planları arasında para kazanmak var da işi ile ilgili bir plan yok mesela?
Seher vakti kendisi için örgütlemiş olduğu bu planlamayı gerçekleştirmek için oturmuş olsa... Günlük planını yetiştirir yetiştirmesine de...Ne faydası olacak böyle bir yetiştirmenin!
Seyrettiği filmleri, okuduğu sayfaları alımlamış olmayacak, sadece tüketecek. O filmi seyrettim, o kitabı okudum cümlelerini kurma hakkı kazanmış olacak.
Ben en fazla haftada bir film izleyebilenlerdenim. Neden mi? Çünkü izlediğim film ile bir müddet beraber yaşamak istiyorum. Nasıl beraber yaşamak istiyorum? Filmin sunduğu atmosferi bir tecrübe olarak zihnimde/kalbimde kayıtlı tutmak istiyorum.
Sanat eserinin benim açımdan en kıymetli yanı bize başkalarının hayatını sanki biz yaşıyormuşuz gibi deneyimleme imkanı sunmasıdır. Bu imkanı yakalayabilmemiz için sanat eseri ile aramızdaki takip mesafesini sağlam bir şekilde kontrol etmemiz gerekiyor.
Sanat ve ilim, bize kendimizi gösterecek ayna sunar. Bu aynaya bakabilmek, baktığımızı görebilmek için izan sahibi olmamız şarttır.
İzan sahibi olmak derken neyi kast ediyorum?
İzlenimlerimizi yerli yerine yerleştirecek basirete, yerli yerine yerleştirdiğimiz izlenimleri tefekkür mayasıyla yoğuracak gayrete ve zamanı idrak etme şuuruna sahip olmayı kast ediyorum.
Hayatın her kademesinde tekrar tekrar üzerinde durmamız gereken husus zamanı idrak etmektir. Bütün dinler ibadet olarak kişilere zamanı idrak etme/ettirme temrini yaptırır.
Önemli olan vakti doldurmak, hele hele vakti harcamak/geçirmek, değildir. Önemli olan vakti idrak etmektir. Vakit ancak tefekkür ederek, hizmet ederek ve iş üreterek idrak edilir. Bu anlayış halk dilinde “boş duranı Allah sevmez” ifadesinde karşımıza çıkar.
Soru şu: Sosyal medyadan tweet atmak boş duranın yaptığı bir şey midir yoksa işe dahil midir?
Modern bireyin günlük, yıllık planlamaları üzerine düşünmeye devam edelim...