Atasoy Müftüoğlu yazdı: İslami Sorumluluğun İzinden Giderek
Modern ya da geleneksel yapıların zihin dünyamız üzerinde devam etmekte olan tahakkümü, düşünce dünyamız üzerindeki olumsuz etkisi, İslami bünyeyi edilgenliğe mahkum ediyor. Modernliğe ya da geleneğe yönelik her türlü öykünme, özgünlüğe, özgüvene, özgürlüğe, bağımsız üretkenliğe, entelektüel sorgulamalara ve cesarete hayat hakkı tanımıyor. Hangi yönde ortaya çıkmış olursa olsun, her tür öykünme/taklitçilik, zihinsel-algısal-entelektüel bağımlılığa, yorgunluğa ve atalete neden oluyor. Taklit’e dayalı kültürlerin/toplumların, hiç bir şekilde özgünlükleri, özgün fikirleri/değerleri ve nitelikleri hak edemeyeceklerini unutuyoruz.
Hayatlarımız, niteliklerin ve bilgeliklerin değil, metaların hizmetinde geçiyor. Maddiliğin barbarlığı, sınır tanımıyor. Niteliklerden ve bilgeliklerden bağımsız hayatlar, ancak kısır algılarla, kısır yorumlarla sürdürülebiliyor. Kısır algılarla, kısır yorumlarla, kısır-sonuçsuz tartışmalarla, kısır mücadelelerle, ortak bir algı, ortak bir varlık-varoluş biçimi oluşturulamıyor. Çıkar gözetmeyen ilgi alanlarından uzaklaşıyoruz. İslami bünye içerisinde gittikçe daha çok büyüyen-çoğalan karşıtlıklar, sınırlar-uçurumlar, insani-ahlaki yanımızın derin bir biçimde aşınmaya-çürümeye maruz kaldığını gösteriyor. İnsani-ahlaki yanımız zaafa uğradığı için, kabile milliyetçilikleri güç kazanıyor. Farklılıkları sorun haline getiren yaklaşımların ve zihniyetin, kültürsüzlükten, taşralılıktan kaynaklandığını farketmiyoruz.
İslami anlamda bütünlüklü bir tahayyül ve tasavvur için, İslami sorumluluğun izinden giderek, ufkumuzu daha çok bilinç, daha çok bilgelik içerecek şekilde genişletebiliriz. Ancak İslami sorumluluğun izinden giderek kendi kendimizi eleştirel sorgulamalara tabi tutabiliriz. Uyumlu ve itaatkâr toplumlar, hiç bir zaman sorgulama yapma ihtiyacı duymazlar. Beşeri faniliğin bilincine yabancılaşarak, karizmatik dini ya da politik figürleri dokunulmaz kılmaya çalışmamalıyız. Yeni, yenilenmiş bir dil ve duyarlıkla, farklı bir bağlama geçtiğimizde, entelektüel özgürlük ve özgünlüğü imkansız kılan modern ya da geleneksel konfor alanlarını terk ettiğimizde, bağımsız bir varoluş ve inşa’dan söz etmeye başlayabiliriz.
Konformist zihniyete, yapılara, geleneklere sahip toplumlar, karşı karşıya bulundukları yapısal sorunlarla yüzleşmeye cesaret edemedikleri için, bu sorunları hep ertelerler. Ertelenen her sorun, büyük kayıplara neden olur. Konformist bir zihin dünyası, ruh dünyası, İslami farkındalığa yabancıdır. Bugün, Müslümanlar olarak bizler, İslami farkındalığa yabancılaştığımız için, kapitalist/seküler/liberal dünya görüşünün himayesi, kontrolü, belirleyiciliği altında, sulandırılmış, çarpıtılmış, sınırlandırılmış ve işlevsiz kılınmış bir din algısı ve bu algının şekillendirdiği muhafazakâr değerlerle hayatlarımızı sürdürüyoruz.
Atasoy Müftüoğlu'nun Yeni Şafak'ta yayınlanan köşe yazısının tamamına ulaşmak için tıklayın.
Bu haber toplam 568 kez ziyaret edildi.
Yorum Ekle
Adınız / RumuzYorumunuz