Ali Haydar Haksal
11 Ocak 2019, Cuma
Hayatın bir karmaşaya dönüşmesi insanları seçeneksiz bırakıyor. Karmaşa bir anlamda kaos ve çözümsüzlük. İnsanın ufkunu daraltan, sıkboğaz çok neden var. Sağlıklı düşünme ortamından yoksunluk ağır basıyor.
Günümüz siyasası düşünceye dayanmıyor. Reklâm ve tanıtım amaçlı bir süreç. Böyle olunca bilgi insanların varlığının bir anlamı olmuyor. Bilge ve düşünürler bu ortamda ilgi görmüyor. İtibarsızlık onlar için değil, yöneten ve savrulanlarla ilgili.
Düşüncenin olmadığı yerde durumu belirleyen anlık olaylar oluyor. Gerilim, buna bağlı bir yönetim tarzı. Yöntem kaos üzerine kurulu. Bu sürekli hâle gelince insanlar çıkış yolu bulmada zorlanıyorlar.
Reklâm ve diji hayat insanın hayatını kuşatma altına alınca seçeneksizlik oluşuyor. İnsanların tercih alanları daralıyor. Patırtılı, görsele dayalı, yanılsatıcı bir bakış ve hayat tarzı. Okuma ve düşünme edimi böylece artık gereksizlik. Çünkü insanlara boca edilenler yeterli oluyor. Nasılsa birçok konuda bilgi sahibi olunuyor. Bilgi derinliği değil, bilgi sığlığı diyebiliriz buna.
Evlerde kadınlara dönük günlük sıradan tartışmalı programlar sadece zaman öldürme ya da oyalamaya dönük. Programların gerilim ve absürtlükleri tam anlamıyla uyuşturucu ve öldürücü. İnsanlar ekranlara odaklanıyor günlük ev ve işlerini bile erteleyebiliyorlar. Akşam saatleri spor programları ve kimi haber kanallarının aşırılıkları da bir başka zaman öldürücü. Aile bireylerinin bile birbirleriyle yeterince ilgilenmedikleri kopuk hayatlar içinde oldukları bir gerçek. Yani sır değil.
Gençliğin gerek okul süresince sınav yarışları, sadece belli alanlara odaklanmaları sıradanlaştırıyor. Artık onların bir idealleri yoktur. Tek amaç sınavlarda başarılı olmak, olamayanlar da kaderlerine razı gibi sokakta, yani boşlukta. Üretime dayalı atölyeler, imalathaneler olmadığından ancak eğlence alanında kendilerine eğer bulabiliyorlarsa bir yerlere sığınıyorlar. Yoksa en olmadık alanlara yöneliyorlar.
Hırsızlığın, gaspın ve soygunun bir mesleğe dönüştüğü yadsınamaz. Bunlar artık bir istihdam alanı. Rızıklarını ve lüks hayatlarını burada karşılıyorlar. Çünkü eğlence başlı başına bir hayat tarzı.
Karşılıkları olsun ya da olmasın hemen her bireyin cebinde kredi kartları bulunuyor. Sınırsız tüketim hırsı baş döndürüyor. Edinmek istedikleri nesnelerin en iyisini ve marka olanını tercih ediyorlar.
Kitabın, gazete ve dergilerin hayattan çekildiği bir dönem. Bunlara gereksinim bile duyulmuyor. Dijimedya insanların belli alanlarda veya uçlarla ilgili haber edinmeyi sağlıyor ve bu, yeterli bulunuyor.
Yetersizlik ve sığlıklar yeterliliğe dönüşüyor. Bu da yeterli oluyor. Düşünmeyen, yorumlamayan bir insan sıradanlığıdır bu.
Hemen bütün kesimlerin gençliğinin siyasal tartışma ve çekişmelerinden söz edilemez. Kafelerde, barlarda, eğlence yerlerinde zaman tüketiyorlar. Semtlerin özelliklerine, ya da insan profillerinin davranışlarına uygun mekânlar oluşuyor. İnsanların sakınma ve korunma güdüleri ortadan kalkıyor böylece. Başörtülü bayanlar içkili ve hatta modern sosyetenin bulunduğu mekânlarda bulunmaları yadırganmıyor. Duyarlılık tercihlere göre değil. Sosyete mekânlarında bulunma tutkusu ağır basıyor. Muhafazakâr kesimin gençleri de kendilerine özgü eğlence ortamları oluşturuyorlar. Koşulları eğlencelerine dönük olması için zorluyorlar. Artık hayat tarzlarında, görünümleri muhafazakâr gibi görünse de yaşama tarzları bohem ve hatta liberal, seküler ve burjuva. Tam bir karmaşa. Örtünme sadece modamsı bir aksesuar.
Denilebilir ki sıradanlık, sığlık ve düşüncesizlik hemen her kesim için geçerli. Hastalık genel ve bulaşıcı.